Pazartesi, Ekim 20, 2025
Danıştay KararlarıGenel KonularKik KararlarıMahkeme Kararları

Teklif Geçerlilik Süresinin Sözleşme Davet Süresi İçinde Bitmesi

Teklif Geçerlilik Süresi ve Sözleşmeye Davet Süreci: Yargı İçtihatları ve Güncel KİK Kararları Işığında Hukuki Değerlendirme

Kamu ihaleleri hukukunda, idari istikrarın sağlanması ile isteklilerin hak ve yükümlülüklerinin dengelenmesi esastır. Bu dengenin en kritik noktalarından biri, teklif geçerlilik süresinin sona ermesi ile sözleşmeye davet için tanınan kanuni sürenin kesiştiği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Kamu İhale Kurulu (KİK) ve yargı organları arasında bu konuda uzun süredir devam eden yorum farklılığı, Danıştay 13. Dairesi’nin nihai kararı ile hukuki bir çözüme kavuşmuştur.

1. Uyuşmazlığın Hukuki Zemini

Uyuşmazlığın temelini, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda düzenlenen iki temel sürenin etkileşimi oluşturmaktadır:

  • Teklif Geçerlilik Süresi: İsteklinin, teklif ettiği bedel ve şartlarla bağlı olduğu (icapta bulunduğu) azami süreyi ifade eder. Bu sürenin sona ermesiyle birlikte, isteklinin teklifiyle hukuken bağlı kalma yükümlülüğü ortadan kalkar.
  • Sözleşmeye Davet Süresi: İhale üzerinde bırakılan istekliye, sözleşmeyi imzalamak üzere tanınan 10 günlük kanuni hak ve süredir. Bu süre, isteklinin sözleşmenin imzalanması için gerekli hazırlıkları tamamlamasına olanak tanır.

Sorun, sözleşmeye davet yazısının tebliğ edildiği tarihte geçerli olan bir teklifin, 10 günlük imza süresi dolmadan geçerliliğini yitirmesi durumunda, isteklinin sözleşme imzalama zorunluluğunun devam edip etmediği noktasında düğümlenmektedir.

2. Tarafların Pozisyonları ve Hukuki Argümanları

A. Kamu İhale Kurulu’nun (KİK) İdari İstikrar Odaklı Yaklaşımı

KİK’in yerleşik içtihadına göre, sözleşme imzalama yükümlülüğünün doğumu için kritik an, sözleşmeye davet yazısının tebliğ edildiği andır. Bu yaklaşıma göre:

  • Davet anında teklif geçerliyse, isteklinin sözleşme imzalama borcu doğmuştur.
  • Kanunun tanıdığı 10 günlük süre, bu borcun ifasına yönelik idari ve hazırlık işlemlerinin tamamlanması için tanınmış teknik bir süredir.
  • Dolayısıyla, bu 10 günlük süre içerisinde teklif geçerliliğinin sona ermesi, daha önce doğmuş olan sözleşme imzalama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Bu yorum, ihale sürecinin kesintiye uğramamasını ve idari işlemlerin devamlılığını öncelemektedir.

Gündem No       : 51
Karar Tarihi        : 24.03.2021
Karar No             : 2021/UY.II-667

B. Yargının Hukuki Güvenlik ve Hakların Kullanımı Odaklı Yaklaşımı

Ankara 4. İdare Mahkemesi tarafından başlatılan ve Danıştay 13. Dairesi tarafından onanarak nihai içtihat haline gelen yargısal yaklaşım ise temel hukuk prensiplerine dayanmaktadır:

  • Hukuki Güvenlik İlkesi: Bir hakkın kullanımı veya bir yükümlülüğün ifası için tanınan sürenin tamamında, o hak veya yükümlülüğün hukuki dayanağının da varlığını sürdürmesi gerekir. Teklif geçerlilik süresi sona erdiğinde, isteklinin “icabı” yani teklifiyle bağlılığı ortadan kalkar. Sona ermiş bir yükümlülüğe dayanarak istekliyi sözleşme imzalamaya zorlamak, hukuki güvenlik ilkesini zedeler.
  • Kanuni Hakların Tam ve Eksiksiz Kullanımı: Kanun koyucu, istekliye 10 günlük bir “düşünme ve hazırlık” süresi tanımıştır. İstekli bu sürenin son gününe kadar sözleşmeyi imzalama hakkına sahiptir. Teklif geçerliliğinin bu süre bitmeden sona ermesi, isteklinin kanunla tanınan bu hakkını fiilen kısaltmak anlamına gelecektir. Yargı, bu hakkın kısıtlanamayacağını ve isteklinin sürenin sonuna kadar teklifinin geçerli olması gerektiği prensibini benimsemiştir.

Danıştay 13. Dairesi, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin bu yöndeki kararını onayarak, sözleşme imzalama yükümlülüğünün devam edebilmesi için teklif geçerlilik süresinin 10 günlük yasal sürenin sonuna kadar devam etmesi gerektiğini kesin bir içtihat olarak ortaya koymuştur.

Ankara 4. İdare Mahkemesinin 05.05.2021 tarihli E:2021/664, K:2021/809 sayılı kararı
Danıştay 13. Dairesi Kararı – Esas No:2021/2775 – Karar No:2021/2556

3. Danıştay Kararının Sonuçları ve Mevcut Durum

Danıştay’ın bu kararı, normlar hiyerarşisi gereği idari bir kurum olan KİK’in yorumunun üzerinde bağlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bu kararın pratik sonuçları şunlardır:

  1. İdareler Açısından: İdareler, sözleşmeye davet ettikleri isteklinin teklif geçerlilik süresinin 10 günlük imza süresini kapsamadığını tespit etmeleri halinde, istekliyi sözleşme imzalamaya zorlayamaz. Bu durumda olan bir isteklinin sözleşmeyi imzalamaması halinde, geçici teminatı irat kaydedilemez ve istekli hakkında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilemez. İdarelerin bu gibi durumları öngörerek, gerekirse sözleşmeye davetten önce istekliden teklif geçerlilik süresini uzatmasını talep etmesi en doğru idari işlem olacaktır.
  2. İstekliler Açısından: İstekliler, sözleşmeye davet edildikleri tarihten itibaren başlayan 10 günlük süre içerisinde teklif geçerlilik süreleri dolarsa, sözleşme imzalama yükümlülüğünden hukuken kurtulmuş olurlar. Bu durum, Danıştay kararı ile teminat altına alınmış bir haktır.

Sonuç olarak, KİK’in idari devamlılığı önceleyen dar yorumu, Danıştay’ın hukuki güvenlik, öngörülebilirlik ve kanuni hakların tam kullanımı gibi temel hukuk ilkelerini esas alan geniş yorumu karşısında geçerliliğini yitirmiştir. Mevcut hukuki durum, bir isteklinin sözleşme imzalamaya zorlanabilmesi için, kendisine tanınan 10 günlük kanuni sürenin sonuna kadar teklifinin geçerli olması gerektiği yönündedir. Bu nedenle, KİK’in de yerleşik içtihadını Danıştay’ın bu nihai kararı doğrultusunda değiştirmesi ve uygulamada birliği sağlaması hukuki bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kamu ihaleleri hukukunda, idari istikrar ile isteklilerin hak ve yükümlülükleri arasındaki denge, ihale sürecinin her aşamasında korunmalıdır. Bu dengenin en sık test edildiği alanlardan biri, teklif geçerlilik süresinin sona ermesi ile sözleşmeye davet için tanınan kanuni sürenin kesiştiği durumlardır. Geçmişte Kamu İhale Kurulu (KİK) ve yargı organları arasında gözlemlenen yorum farklılıkları, Danıştay içtihatları ve bu içtihatları benimseyen güncel KİK kararlarıyla artık net bir hukuki zemine oturmuştur. Bu durumu en iyi açıklayan örneklerden biri,

KİK’in 06.08.2025 tarihli ve 2025/UY.II-1686 sayılı kararıdır.

1. Uyuşmazlığın Hukuki Zemini

Uyuşmazlığın temelini, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda düzenlenen iki temel kavram oluşturmaktadır:

  • Teklif Geçerlilik Süresi: İsteklinin, teklifiyle hukuken bağlı olduğu (icap) süredir. Bu sürenin dolmasıyla isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğü, kendiliğinden ortadan kalkar.
  • Sözleşmeye Davet Süresi: İhaleyi kazanan istekliye, sözleşmeyi imzalaması için kanunen tanınan 10 günlük hak ve hazırlık süresidir.

Teorik ve pratik uyuşmazlık, sözleşmeye davet anında geçerli olan bir teklifin, 10 günlük imza süresi tamamlanmadan geçerliliğini yitirmesi durumunda ne olacağı sorusundan doğmaktadır.

2. Tarafların Pozisyonları ve Hukuki Argümanlar: 2025/UY.II-1686 Sayılı Karar Analizi

KİK’in bu güncel kararı, konuyu somut bir olay üzerinden net bir şekilde ortaya koymaktadır.

  • Somut Olay: Kayseri’de gerçekleştirilen bir yapım işi ihalesinde, ihale tarihi 14.05.2025 olup, dokümanda teklif geçerlilik süresi 60 gün olarak belirlenmiştir. Bu durumda tekliflerin geçerliliği 13.07.2025 tarihinde sona ermektedir. İdare, ihaleyi kazanan başvuru sahibini 10.07.2025 tarihinde sözleşmeye davet etmiş ve 10 günlük imza süresi tanımıştır. Bu sürenin son günü ise 21.07.2025’tir.
  • İdarenin Argümanı: İdare, sözleşmeye davet yazısını gönderdiği 10.07.2025 tarihinde isteklinin teklifinin geçerli olduğunu, dolayısıyla 10 günlük süre içinde teklif geçerliliği sona erse bile sözleşme imzalama zorunluluğunun doğduğunu savunmuştur. Ayrıca idare, isteklinin daha önce yaptığı bir şikâyet başvurusu ile süreci kasıtlı olarak uzattığını ve teklif geçerlilik süresini bu şekilde doldurduğunu iddia etmiştir.
  • Başvuru Sahibinin Argümanı: İstekli, 10 günlük yasal sürenin tamamını kullanma hakkı olduğunu, bu süre bitmeden teklif geçerliliğinin sona erdiğini (13.07.2025) ve bu nedenle sözleşme imzalamaya zorlanamayacağını belirtmiştir.

3. KİK’in Değerlendirmesi: Yargı İçtihatlarıyla Uyumlu Net Duruş

KİK, bu uyuşmazlıkta yargı kararlarıyla tam bir uyum içinde hareket ederek aşağıdaki tespitleri yapmıştır:

  1. Sorumluluk İdarededir: KİK, idarenin “istekli süreci kasıtlı uzattı” savunmasını reddetmiştir. Kararda, idarelerin teklif geçerlilik süresini belirlerken olası şikâyet başvuruları gibi gecikmeleri öngörmesi ve süreyi buna göre yeterli uzunlukta belirlemesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu tespit, sorumluluğun istekliye yüklenemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.
  2. Hakların Tam Kullanımı Esastır: Kararda, sözleşme imzalama son tarihi olan 21.07.2025’in, teklif geçerlilik süresinin sonu olan 12.07.2025’ten (yani 13.07.2025’ten itibaren geçersiz) sonraki bir tarihe denk geldiği ve teklif geçerliliğinin 10 günlük yasal hakkı kapsamadığı net bir şekilde ifade edilmiştir.
  3. Nihai Karar: KİK, bu fiili durum karşısında idarenin süre uzatım talebinde bulunması gerekirken bunu yapmadığını belirterek, “…teklif geçerlik süresi sona eren başvuru sahibinin de bu aşamada sözleşme imzalamaya zorlanamayacağı…” sonucuna varmıştır.

Bu karar, başvuru sahibinin iddiasının esasını haklı bulduğu için, ödenen itirazen şikâyet başvuru bedelinin de iadesine hükmetmiştir.

Sonuç ve Güncel Hukuki Durum

Danıştay tarafından oluşturulan ve hukuki güvenlik ilkesini temel alan içtihat, artık KİK tarafından da tereddütsüz bir şekilde benimsenmektedir. 2025/UY.II-1686 sayılı karar, bu uyumu teyit eden güncel ve somut bir delildir.

Mevcut hukuki durum şöyledir:

  • Bir isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünün devam etmesi için, teklifinin geçerliliği, kanunen tanınan 10 günlük imza süresinin tamamını kapsamak zorundadır.
  • İdareler, ihale sürecini doğru planlamakla ve olası gecikmeleri dikkate alarak yeterli teklif geçerlilik süresi belirlemekle yükümlüdür. Sürenin yetersiz kalması riski idareye aittir.
  • Teklif geçerliliği 10 günlük süre içinde biten bir istekli, sözleşme imzalamadığı takdirde geçici teminatının yakılması veya hakkında yasaklama kararı alınması gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalamaz.

Bu çerçevede, hem idarelerin hem de isteklilerin hukuki pozisyonu netleşmiş olup, uyuşmazlık konusu olan bu husus, yargı ve KİK kararlarıyla istikrarlı bir çözüme kavuşturulmuştur.